Avrupa’nın Sıfır Karbon Stratejisinde Gözden Kaçan Gerçekler
- Hakan Doğu

- 23 Tem
- 2 dakikada okunur
İşin trajikomik kısmı: Evet küresel ısınma var, evet karbon salımını azaltmalıyız. Daha fazla sürdürülebilir enerji üretelim, doğru. Araçlarda "sıfır karbona" geçelim, o da doğru. Ancak AB'de iki şeyi yanlış hesapladılar:
Sürdürülebilir ekonomiye geçişin parasal açıdan maliyetini ve projelerin geri dönüşünün uzun olduğunu göremediler.
Yeni ekolojik modele geçmek için insan kaynağı, maden, bilgi birikimi ve doğru regülasyonlara sahip olup olamadıklarını iyi değerlendiremediler. (Son Draghi raporu iyi bir şekilde gerçekleri yazdı.)
19 Nisan 2023’te, 2035 yılı itibarıyla içten yanmalı araç üretiminin sıfırlanmasına yönelik yasa Avrupa Komisyonu tarafından geçirildi. Yani 12 yılda, 130 yıllık teknolojiyi çöpe atıp yerine tamamen yenisini koymamız gerektiği söylendi. Bu hız ve yöntemle karşı çıkanlara “dinozor” dendi. Fakat arkada bir strateji vardı: “Biz bu teknolojide rekabetçiliğimizi kaybettik. Yeni teknolojiye geçersek üretimi yine kendi topraklarımıza alabiliriz.” Ancak beklenen olmadı.
Bu da yetmedi, otomotiv sektörüne 2015 sonrası getirilen yeni çevre ve güvenlik standartlarıyla daha da yüklenildi. Renault Grup CEO’sunun basına verdiği demeçte belirtildiği gibi araç maliyetlerinde %40’a yakın artış oldu ve bunun %92,5’i regülasyon kaynaklıydı.
Şehirleri ele geçiren radikal sol çevreci gruplar (örneğin Paris), “otomobilsiz şehirler” modasını başlattı. “Şehir planlaması buna uygun değil” diyenlere yine “dinozor” denildi. Şehirlere araçla girmek bir kabusa dönüştü.
Sonuç olarak, AB’de binek araç satışı 2015’te 13,7 milyondan, 2024’te 10,6 milyona düştü. Bu %22,6’lık bir düşüş demek ve otomotiv sektörü için büyük bir darbe anlamına geliyor.
AB, değişimin sadece elektrikli araç üretmek olmadığını kavrayamadı. Pil üretimi bir ekosistem gerektiriyor. Madencilik, ayrıştırma, rafinasyon ve kullanım süreçleri birbirine bağlı. Bununla ilgili diğer düzenlemeler de sanayinin gelişimini engelledi.
Bunu alt başlıklara bölecek olursak:
İnsan kaynağı ve bilimsel araştırma: Çin ve AB karşılaştırmasında AB geri kaldı.
Nadir toprak elementleri madenciliği: Avrupa’da çevre koruma kanunları nedeniyle bu faaliyetler neredeyse imkansız.
Otonom ve bağlantılı araçlar: Kişisel verileri koruma yasaları ve göçmen politikaları nedeniyle bu alanda da geride kalındı.
Sonuç olarak Avrupalı şirketler bu değişime çok yatırım yaptı, fakat satışlar düşüp amortisman yükü artınca zor duruma düştüler. Çin’in agresif büyümesiyle de birlikte AB otomotiv sektörü 2023’te sonbahara, 2024’te ise kışa girdi.
Ava giden avlandı. Türkiye ise Avrupa otomotiv sisteminin bir parçası olarak aynı kaderi paylaşıyor.



Yorumlar